Önce Beşiktaş’la görüşmüştü.
Siyah Beyazlılar uzun pazarlıklar sonunda hem kendisiyle, hem de Brentford ile anlaşmaya varmıştı.
Halil Dervişoğlu dönemin
Beşiktaş Sportif Direktörü Ceyhun Kazancı’yı arayıp “Teklifinizi kabul ediyorum, uçak bileti gönderin, imza için geleceğim” demişti.
Uçak bileti alınmış ama Halil birden kayıplara karışmıştı.
Sonradan anlaşıldı ki, Beşiktaş’ın uçak bileti aldığı Halil Dervişoğlu Galatasaray Sportif A.Ş. Başkanvekili Erden Timur’un teklif ettiği parayı kabul etmişti.
15 Temmuz’da şöyle yazmıştım.
“Beşiktaş uçak biletlerini alıp Halil’e “gel” dedi.
Halil Dervişoğlu o biletle Türkiye’ye geldi ama telefonunu kapattı ve sırra kadem bastı.
Beşiktaşlı yöneticiler ısrarla aradılar ama ulaşamadılar.
Herkes “acaba ne geldi bu çocuğun başına” diye merak ederken meğer Halil efendi Galatasaray’la masaya oturup anlaşma sağlamış.
Beşiktaş’ın aldığı uçak biletleriyle gelip, Beşiktaş’ı satmış.
Böyle bir kişiliğin
Galatasaray’a da bir faydası olmaz.
Çünkü Messi olsa ne yazar, Mbappe olsa ne yazar.
Bu ahlaksızlığı yazsa yazsa Türk Futbol Tarihi kara puntolarla yazar.”
Sonuçta Halil’in Galatasaray’a hiçbir faydası olmadı.
Gol umudu olarak alınmıştı, üç kulvarda sadece 20 maç oynadı, çoğunda sonradan oyuna girdi.
Biri penaltıdan sadece 4 gol atabildi.
Yedek kulübesinin vazgeçilmesi oldu.
Halil Dervişoğlu’nda tam bir hüsran yaşayan Galatasaray kurtuluşu bu futbolcuyu Hatayspor’a kiralamakta buldu.
Halil transferi tüm kulüplerimize ibretlik bir ders niteliğinde.
Rakibinin anlaştığı bir futbolcuya daha fazla para önererek ahlaksızlık yapmasını istersen sana da yar olmaz.
Rakibine bunu yapan gün gelir sana da yapar.
Şimdi sormak gerekiyor.
Beşiktaş’ı satmana değdi mi Halil Efendi?